Kaygı, normal gelişim gösteren tüm insanlar için uyum sağlamaya yarayan ve kişiyi dış tehlikelerden koruyan doğal bir süreçtir. Ancak kaygının ne zaman tehdit edici hale geldiğini belirlemek için bazı belirtilere dikkat etmek gerekir.
Kaygının doğal bir kaygı mı yoksa uyum bozucu bir kaygı mı olduğuna bakarken, öncelikle dikkat edilmesi gereken durum, kişinin yaşadığı kaygıdan kurtulabiliyor olup olmadığıdır.
Bir örnek üzerinden inceleyecek olursak, sunum yapacak bir öğrenciyi ele alalım. Çocuğun bu durumda kaygı duyması doğal bir süreçtir. Ancak bu kaygıdan kurtulamayarak sürekli aynı düşüncelerin zihninde dönüp durması, daha farklı bir duruma işaret edebilir. Bu zorlanmanın ardından çocuk, sunum yapmaktan ya da söz almaktan kaçınabilir.
Kaygı Bozukluğunun Belirtileri
1. Bedensel Belirtiler:
Çocuklarda aşırı terleme, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma, nefes almada güçlük gibi belirtiler görülebilir. Ayrıca bu çocuklar, genellikle bu şikayetleri nedeniyle doktor tarafından muayene edilmiş olurlar.
2. Duygusal Belirtiler:
Korku, üzüntü, endişe ve panik duyguları ön plandadır.
3. Davranışsal Belirtiler:
Kaygı yaratan durumlardan kaçınma, tırnak yeme, aşırı uykusuzluk, parmak emme gibi davranışlar gözlenebilir.
4. Bilişsel Belirtiler:
Çocuklar, her zaman en kötü ihtimalin başlarına geleceğine inanabilirler. Düşünce biçimleri genellikle “Ya … olursa?” şeklindedir. Ayrıca başlarına gelebilecek olumsuz durumlarla baş edemeyeceklerine dair yoğun bir endişe duyarlar.
Kaygı Bozukluğuna Neden Olan Faktörler
Kaygının oluşmasına ve gelişmesine neden olan birçok faktör vardır:
1. Genetik Yatkınlık:
Ebeveynlerden birinin veya her ikisinin de kaygılı bir yapıya sahip olması, çocuğun da kaygılı olma ihtimalini artırabilir.
2. Ebeveynlik Tarzı ve Aile İçi İlişkiler:
Ebeveynin aşırı kontrolcü, beklentili ve mükemmeliyetçi bir tutuma sahip olması çocuklarda kaygı yaratabilir. Bunun tam tersi şekilde, ebeveynin aşırı rahat ya da ilgisiz tutumu da çocuğun kendini güvende hissetmemesine neden olarak kaygıya yol açabilir.
Ayrıca aile içi ilişkilerde yoğun çatışmaların ve iletişim sorunlarının yaşandığı durumlarda da çocuklar kendilerini güvende hissetmeyebilir ve bu durum kaygı gelişimine zemin hazırlayabilir.
3. Çevresel Faktörler:
Okul dönemi, çocuklar için hem sosyal hem de akademik anlamda yeni sorumluluklar getirir. Başarısız olma korkusu, arkadaş ilişkilerindeki zorluklar veya öğretmen baskısı çocukta kaygıya neden olabilir. Özellikle “mükemmeliyetçi” eğilimleri destekleyen çevrelerde çocuk, kendi yeterliliğini sürekli sorgular.
4. Mizaç Özellikleri:
Bazı çocuklar doğuştan daha hassas ve duyarlı bir mizaca sahiptir. Ayrıca ailede kaygı bozukluğu öyküsü bulunması da çocuğun kaygıya yatkın olma ihtimalini artırabilir. Bu durumda çevresel stres faktörleri, biyolojik yatkınlığı tetikleyebilir.
Profesyonel Destek Almak
Kaygı, her çocuğun gelişiminde zaman zaman görülebilen doğal bir duygudur. Ancak bu kaygı çocuğun günlük yaşamını, okul başarısını veya sosyal ilişkilerini etkilemeye başladığında bir uzmandan destek almak önemlidir.
Maltepe’de Klinik Psikolog olarak, çocuklar, ergenler ve ebeveynlerle çalışıyor; güvenli, sade ve destekleyici bir ortamda kaygı ile baş etme becerilerini güçlendirmelerine yardımcı oluyorum. Siz de çocuğunuzun yaşadığı kaygıyı anlamak ve birlikte çözüm yolları bulmak isterseniz, randevu alarak süreci başlatabilirsiniz. Her çocuk, doğru destekle içsel dengesini yeniden bulabilir. 🌿


